Masraflar eğitim ücretleriyle kalsa neyse. Bir de buna şehir dışında ailesinden uzakta okuyan öğrencilerin barınma yükü eklenince harcamalar bir o kadar daha artıyor.
Vakıf üniversitelerinin bir çoğunun kendine ait yurdu bulunuyor.
Örneğin Türkiye’nin ilk vakıf üniversitelerinden biri sayılan Ankara’daki bir yüksek okulda okuyan öğrencilerin iki kişilik odadaki dönemlik yurt masrafı yaklaşık 2 milyar lira.
Ancak bu üniversitenin kız yurdunda kalan öğrencilerinden gelen şikayetler, aldıkları bu parayı hiç hak etmediklerini düşündürüyor.
Geçen yıl bu üniversitenin yurdunda kalan kız öğrenciler, bu yıl bakım onarımdan geçirilmesi gereken hiçbir şeyin yapılmadığın öne sürüyorlar.
Mesela bir devlet yurduna göre belki daha temiz olması gereken bu yurdun ortak kullanım alanı olan tuvaletler, doğru düzgün temizlenmiyormuş.
Üstelik bazılarının kapıları kırık dökükmüş. Banyolarda duşa kabin yerine kullanılan perdeler oldukça kirliymiş.
Havalar soğumasına rağmen kaloriferleri doğru düzgün yakmıyorlarmış. Birçok öğrenci yurdun içinde battaniye ile gezdiğini söylüyor.
Hatta daha da vahim bir durum öğrenciler eğer odalarındaki halılara herhangi bir içecek veya yiyecek dökerek kirletirlerse, kendilerinden halının parası alınıyormuş.
Şimdi bu yurda özel bir yurt diyebilir misiniz?
Her halde vakıf üniversitelerine bağlı bu yurtlardaki yöneticiler velileri ve öğrencileri yolunacak kaz zannediyor.
Aldıkları onca para ile yurtta kalan öğrencilere doğru düzgün hizmet verebilirler.
Bunu yapmak zorundalar.
Daha öncede aynı şikayetlerin geldiği bu yurdun yetkililerine, anlattıklarımın şimdilik bir uyarı olduğunu hatırlatır, kısa sürede aksaklıklar giderilmezse, bir dahaki sefere üniversitenin ve kurumun adını vermeyi bir borç bilirim.