İşsizlik sorunu hiç kuşkusuz Türkiye’nin en önemli gündem maddeleri arasında yer alıyor.
Son yıllarda işsizlik sayısının artmasıyla beraber özellikle genç nüfus içindeki işsizlik oranı da fazlalaştı.
Yapılan son araştırmalar ise kentlerde işsiz gençlerin oranının yüzde 22’den 25’e çıktığını gösteriyor…
Ülkemizde işsizliği önlemek adına bazı adımlar atılıyor ancak yetersiz kalıyor…
Bu konuda istenen performansa bir türlü ulaşılamıyor…
Özellikle de mesleki eğitim ve eğitim-istihdam ilişkisi konusundaki sıkıntılar devam ediyor.
İnsan gücünün ve insan kaynaklarının planlanması konusunda eksiklikler bulunuyor…
Sürekli şikayet ediliyor, “Şu kadar orman mühendisi bu kadar veteriner var” diye.
Fakat yine de meslek sahibi onca genç boşta dururken, üniversitelerimiz aynı kontenjanlarla öğrenci almaya devam ediyor.
Hangi mesleklerde, hangi nitelikte, ne kadar insana ihtiyaç olduğu konusunda tespitler yapılıyor fakat önlem alınmadığı ve uygulamaya geçirilmediği için kalıcı çözüm getirilemiyor.
Kolay formül yok
Aslında Türkiye’de önümüzdeki 10 yıl içinde hangi alanlarda ne kadar insan gücüne ihtiyaç olacağı konusunda sağlıklı bir profil çıkartılması gerekiyor.
Milli Eğitim Bakanlığı’ da müfredatlarını ve politikalarını tamamen buna göre belirlemeli.
Yüksek Öğretim Kurumu (YÖK) ise üniversite kontenjanlarını ihtiyaca göre ayarlamalı.
Ülkemiz için bir çok konuda avantaj sağlayan genç nüfustaki iş gücünün heba edilmemesi için bu şart…
Ayrıca kısa vadede işsizliğin azaltılması için kamu, özel sektör, herkes işbirliği içinde bu sorunu paylaşmalı.
İşsizliği tamamen yok etmek mümkün değil ve bu sorunu çok kısa sürede sona erdirmenin kolay bir formülü olmadığı ortada.
Ancak genç nüfusla beraber çoğalan insan kaynaklarını daha fazla israf etmemek için, işsizliğin en azından makul bir seviyeye çekilebileceğini düşünüyorum.