Tartışmalar ise bu sınavlarda sıfır alan öğrencilerin durumu, bunun sorumluları ve nedenleri üzerinde yoğunlaşıyor.
Herkes farklı yorumlarda bulunuyor, sistemi eleştiriyor.
Bir çok uzman ve eğitimci eğitim sistemimizin içler acısı bir halde olduğunu ve sistemin çöktüğünü vurguluyor.
Aslına bakarsanız eğitim sistemimizin geldiği noktayı sadece bu sınav sisteminin sonuçları ortaya koymuyor.
Ülkemizde uzun yıllardan beri eğitim sitemi üzerinde değişiklikler yapılarak, yaz boz tahtasına çevrildi.
Köklü reformlar yerine alt yapı değiştirilmeden, tepeden inme alelacele alınmış kararlar uygulamaya geçirildi.
Ve sonuç ortada…
Gençler adeta yarış atı gibi koşturularak bu sistemin içine atıldı.
Sistemimiz maalesef sınavlara dayalı olduğu için herkes, ister istemez bu sitemin bir parçası oluverdi.
Üstelik ruh sağlığı bozulan, geleceğe karamsar bakan gençlerin yetişmesine sebep olduk.
Hatta bu sistem eğitimi öyle bir getirdi ki, ilköğretimde ve liselerde neredeyse ‘sınıfta kalma’ diye bir şey kalmadı.
Tek amaç iyi bir liseye ardından da iyi bir üniversiteye girmek için sınavlara hazırlanmak oldu.
Kaliteli bir eğitimin öğrenmeyi ve öğretmeyi seven nitelikli öğretmen kadrolarıyla yapılabileceği unutularak, bir dönem herkes öğretmen yapıldı.
Şimdi de ‘öğretmen mi?, sitem mi?, öğrenci mi?, yöneticiler mi sorumlu?’ diye tartışılıyor.
Bu kafayla gidildiği sürece de daha çok tartışılır.
Bu konuda gerçekten ciddi bir irade ortaya konulup çözüm yolları bulunmalı…
‘Sıfırcı kuşaklar çoğalıyor mu?’ endişesiyle bir gecede alınan kararlar ertesi gün uygulanmamalı…
Aksi taktirde sistemi düzeltelim derken daha da kötü bir hale getirebiliriz.
Eski dönemlerde olduğu gibi ‘sınıfta kalma’ sistemine yeniden ağırlık kazandırılabilir.
Bu, öğrenciyi daha fazla çalışmaya zorunlu hissettireceği için oldukça önemli…
Çünkü ‘nasıl olsa sınıfta kalma yok’ düşüncesiyle hareket eden bir öğrencinin okul başarısı da ancak bu kadar oluyor.
Öğrenciler bu sayede okulu ve dersleri pek ciddiye almıyorlar.
Hatta öğretmenlerine bile saygısız davranışlarda bulunuyorlar.
Öncelikle eğitime bütçeden daha fazla pay ayrılmalı…
Okullarda fiziki eksiklikler ve altyapı sorunlara giderilmeye çalışılmalı…
Kalabalık sınıflarda eğitim azaltılmalı…
Gerek üniversite sınavları gerek lise giriş sınavları ders programlarıyla daha uyumlu hale getirilmeli…
Çarpık eğitimin sonucunda ortaya çıkan dershaneciliğin önüne geçilmeli…
Okullardaki eğitim daha fazla işlerlik kazanmalı.
Bu tablo önümüzdeki yıllarda da tekrarlanmamalı…
Her defasında gazete manşetlerinde yine ‘Binlerce öğrenci sıfır çekti’ başlıklarını okumayalım…
Gençlerin gelecek endişelerini akılcı ve kalıcı çözüm yollarıyla azaltmaya çalışalım…
Bir ülkenin gençliği gelecekten endişe duyarsa o ülkenin geleceğinin de iyi olması beklenemez.
Başarılı gençler ve mutlu bir gelecek ümidiyle...